Hamil Ne Demek Muhasebe? Bir Hikâyenin Satır Aralarından Öğrenilen Anlam
Bir gün, küçük bir muhasebe ofisinde çalışan Zeynep, masasının üzerindeki klasörleri düzenlerken bir kelimeye takıldı: “Hamil.”
Dosyanın kenarında el yazısıyla yazılmıştı. “Hamil: …” diye başlayan o satır, sanki bir hikâyenin başlığı gibiydi. Gözlerini kısıp mırıldandı:
— Hamil ne demek acaba, muhasebede?
O sırada, ofisin köşesinde hesap tablolarına gömülmüş Ali başını kaldırdı. Gözlüğünü düzeltti, her zamanki ciddi ifadesiyle konuştu:
— Hamil, Zeynep… senet veya çek üzerinde parayı tahsil etme hakkı olan kişidir. Yani o evrakın sahibidir.
Ali, konuları kısa ve net açıklamayı severdi. Her şey onun için çözülmesi gereken bir denklemdi. Ama Zeynep’in aklı başka yerdeydi; kelimenin anlamından çok, arkasındaki insani taraf ilgisini çekmişti.
—
Bir Kelimenin İnsan Yüzü
Zeynep o akşam eve döndüğünde, “hamil” kelimesini düşünmeye devam etti.
Bir yanda finans, rakamlar, belgeler… diğer yanda o belgelerin arkasındaki insanlar vardı.
Bir çekin hamili olmak, sadece bir imza atmak mıydı, yoksa bir güvenin, bir sorumluluğun taşıyıcısı olmak mı?
Bir süre sonra bu düşünce, onu kendi hayatına götürdü.
Annesinin yıllar önce söylediği bir sözü hatırladı:
— “Kızım, her insan hayatında bir şeyin hamilidir. Kimisi sevginin, kimisi güvenin, kimisi bir hayalin…”
O an fark etti. Muhasebe tablolarında geçen kelimeler bile aslında duygulara karışabiliyordu.
—
Ali’nin Stratejik Dünyası
Ertesi gün ofiste, Zeynep yine aynı dosyayı açtı. Ali’ye dönüp gülümsedi:
— Senin için hamil sadece bir terim, değil mi?
Ali bir an düşündü.
— Aslında evet, Zeynep. Hamil demek; çekin arkasındaki kişi, yani parayı tahsil edecek kişi.
Sonra biraz yumuşadı.
— Ama düşününce… o kişi, aynı zamanda bir güven zincirinin son halkası.
Ali’nin zihninde her şey stratejik bir düzende ilerlerdi. Onun için hamil, sistemin doğru işlemesi için gerekli bir fonksiyondu. Belgeler, imzalar, süreler… Hepsi birer parça.
Ama Zeynep için kelimeler, sadece işlevsel değil; hikâyelerle doluydu.
—
Zeynep’in Empatik Gözleriyle Hamil
Zeynep, Ali’nin tanımını defterine yazdı.
Ama hemen altına bir not daha ekledi:
“Hamil: Güveni taşıyan kişi.”
Onun için muhasebedeki her belge, insan ilişkilerinin bir yansımasıydı.
Bir çek verilirken arkasında “eminim, sen halledersin” diyen bir ses vardı.
Bir senet düzenlenirken “buna söz veriyorum” diyen bir kalp atışı.
Zeynep o gün bir şey fark etti:
Erkekler genelde sistemi çözmeye, düzen kurmaya odaklanırken; kadınlar o sistemin içinde akan duyguları, bağları ve güveni görüyordu.
İkisi bir araya geldiğinde ise, anlam tamamlanıyordu.
—
Muhasebenin Sessiz Hikâyeleri
O haftanın sonunda, Zeynep bloguna yeni bir yazı yazdı. Başlığı attı:
“Hamil: Bir İmzanın Arkasındaki Hikâye.”
Yazısında şöyle diyordu:
> “Muhasebe, sadece sayılarla değil, insanlar arasındaki güvenle yürür.
> Hamil, parayı tahsil eden değil; o güveni taşıyan kişidir.
> Bir hamil, bir kelimeden çok, bir sözün tutarlılığıdır.”
O yazıyı okuyan Ali bile sessiz kaldı. Çünkü Zeynep’in gördüğü şeyi tablolar asla gösteremezdi.
—
Hamil Ne Demek Muhasebe? (Teknik Anlamıyla)
Yine de konunun özüne dönersek, muhasebe literatüründe “hamil”, kıymetli evrakı elinde bulunduran ve ondan doğan hakları kullanma yetkisine sahip kişi anlamına gelir.
Yani bir çek, poliçe veya senedin “hamili” kimse, o belge üzerindeki bedeli tahsil etme hakkı da ondadır.
Bu tanım, Türk Ticaret Kanunu’nda da net biçimde geçer.
Ancak unutmamak gerekir: bu tür belgeler her zaman bir güven ilişkisine dayanır.
Bu yüzden “hamil” sadece bir taraf değil, aynı zamanda sistemin etik merkezidir.
—
Bir Kelimenin Ardında Gizli Duygu
Zeynep o akşam ofisten çıkarken pencereden şehre baktı.
Rakamların, dosyaların, imzaların arasında hayatın bir anlam taşıdığını hissetti.
Kendi kendine gülümsedi:
— Demek ki bazen bir muhasebe terimi bile insana insanı hatırlatabiliyormuş.
—
Peki ya sen?
Hiç hayatında bir şeyin “hamili” oldun mu?
Bir güvenin, bir hayalin, bir sözün?
Yorumlarda paylaş, belki senin hikâyende de bir kelime gizlidir.