İçeriğe geç

Iletişimde gönderge nedir ?

İletişimde Gönderge Nedir? Bir Filozofun Bakışından Anlamın ve Gerçekliğin İzinde

Bir filozof olarak, iletişimi yalnızca sözcüklerin değiş tokuşu değil, varlığın anlamla kurduğu bağ olarak görürüm.

Her cümle, her kelime, her sessizlik — aslında bir şeyin göndergesidir.

Ancak bu gönderge nedir? Bir nesne mi, bir düşünce mi, yoksa sadece zihinsel bir yanılsama mı?

İletişimde gönderge, en basit tanımıyla, bir ifadenin ya da göstergenin işaret ettiği nesne, kavram veya olgudur.

Ama felsefe açısından mesele bundan çok daha derindir. Çünkü göndergeyi anlamak, aynı zamanda gerçekliği, bilgiyi ve etik iletişimi anlamak demektir.

Gönderge ve Gerçeklik: Ontolojik Bir Okuma

Ontoloji, yani varlık felsefesi açısından, gönderge “var olan”a işaret eder.

Bir kelime söylendiğinde, onun bir göndergeye sahip olması, o kelimenin dış dünyada bir karşılığı olduğu anlamına gelir.

Ancak bu her zaman bu kadar basit midir?

Örneğin, “adalet” dediğimizde hangi nesneden söz ediyoruz?

Bir taş, bir ağaç, bir bina gibi somut bir şeyden mi, yoksa sadece insan bilincinde var olan soyut bir ideadan mı?

Platon’a göre, her gönderge “idea dünyasında” yer alan bir hakikatin gölgesidir.

Oysa Aristoteles, göndergeyi deneyimsel gerçekliğe, yani duyularla algılanabilene bağlar.

İletişim ise bu iki uç arasında salınır: bir yanda somut dünya, diğer yanda soyut anlam.

Demek ki, gönderge yalnızca “orada” olan değil, aynı zamanda “orada olduğunu varsaydığımız” şeydir.

Bu durumda şu soruyu sormak gerekir: “Eğer bir gönderge yalnızca zihnimizde varsa, bu hâlâ bir iletişim midir?”

Bilginin Dil ile Kurduğu Bağ: Epistemolojik Perspektif

Epistemoloji, yani bilgi felsefesi açısından gönderge, bilginin dil aracılığıyla dışa vurulma biçimidir.

Dil, insan zihninin dünyayı anlamlandırma aracıdır; ama bu araç aynı zamanda bir tuzaktır.

Çünkü her kelime, kendi göndergesine işaret ederken onu da çarpıtır.

“Gerçeklik” dediğimiz şey, belki de yalnızca dilin ürettiği bir simülasyondur.

Jean Baudrillard’ın ifadesiyle, modern dünyada artık “göndergeler” bile gerçekliğini yitirip, sadece “göndergelerin göndergesi”ne dönüşmüştür — yani simülasyonun içinde yaşarız.

Bir politikacının “adalet”, bir reklamcının “özgürlük”, bir markanın “kimlik” demesi…

Hepsi kendi göndergelerini kurar, ama bu göndergeler çoğu zaman boş kabuklardır.

Peki o zaman şu soruyu sormak gerekmez mi? “Gerçeğin yerini göndergeler almışsa, bilgi hâlâ mümkün müdür?”

Etik Boyut: Göndergenin Sorumluluğu

İletişim sadece anlam kurmak değil, aynı zamanda bir sorumluluk alanıdır.

Bir filozof için her sözcük, bir etik seçimdir. Çünkü gönderge, bir anlam inşa ederken aynı zamanda bir değer de inşa eder.

Etik açıdan bakıldığında, gönderge doğruyu temsil etmediğinde, iletişim manipülasyona dönüşür.

Bir lider “halk” dediğinde, gerçekten halkı mı kasteder, yoksa kendi çıkarını meşrulaştırmak için mi bu kelimeyi kullanır?

Bir medya kuruluşu “özgürlük”ten bahsederken, gerçekten özgürlüğü mü savunur, yoksa başka bir çıkarın göndergesini mi gizler?

İşte bu noktada, gönderge yalnızca dilin bir işlevi olmaktan çıkar, ahlaki bir varlık haline gelir.

Gerçek göndergeler, dürüst iletişimin temelidir.

Bu nedenle etik iletişim, göndergeyi doğru seçmeyi gerektirir. Çünkü yanlış gönderge, yalnızca anlamı değil, insan ilişkilerini de çarpıtır.

Gönderge ve Sessizlik: Söylenmeyenin Anlamı

Felsefi olarak gönderge, yalnızca söylenen şeyde değil, söylenmeyende de gizlidir.

Bir sessizlik, bazen bir cümleden daha güçlü bir göndergedir.

Sessizliğin göndergesi, eksik değil, bilinçli bir yokluktur.

Tıpkı bir ressamın tuvalinde bırakılan boşluk gibi, iletişimdeki sessizlik de anlamın parçasıdır.

Bu durumda şu soruyu sormak gerekir:

“İletişimde gönderge yalnızca kelimelerde mi bulunur, yoksa kelimelerin suskunluğunda mı?”

Sonuç: Göndergenin Felsefi Derinliği

İletişimde gönderge, yalnızca bir dilbilim terimi değil; insanın dünyayla, bilgiyle ve vicdanla kurduğu ilişkinin temelidir.

Bir filozofun gözünden bakıldığında, gönderge varlıkla düşünce arasında bir köprü, anlamla hakikat arasında bir sınırdır.

Bugünün dünyasında ise göndergeler hızla değişiyor, anlamlar yer değiştiriyor, kelimeler aşınıyor.

Ancak belki de tam bu yüzden, yeniden sormamız gerekiyor:

“Söylediğimiz her şeyin ardında gerçekten neye gönderme yapıyoruz?”

Ve belki de asıl soru şudur: “Gerçeğe mi işaret ediyoruz, yoksa yalnızca kendimize mi?”

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Hipercasino şişli escort
Sitemap
prop money